4 Mart 2015 Çarşamba

Gelecekte Neler Olacak

Geleceğin Meslekleri Hangileri??

Yurt dışında olsakta yurt`tan kopmak bizim için çok zor. Şu sıralar memleketin onca yoğun gündemi arasında milyonlarca genci ve bir o kadar aileyi ilgilendiren önemli bir süreç yaşanıyor. üniversite ve bölüm seçimleri. Bir iktisatçı olarak bu sürece baktığımda “kısa vadede” evet sadece bölümleri tercih eden gençler ve ailelerini ilgilendirdiği ve onlara özel bir dönem gibi görünüyor. Ancak biz iktisatçıların en önemli bakış açılarından biri olan “uzun vadede” baktığımızda aslında toptan bir milletin ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bir süreç yaşandığı kuşkusuz. Gerek istanbulda okuduğum muhtelif (Istanbul,marnara,itü) üniversiteler gerekse ingilterede okumayı bitirdiğim (londra üniv) ve okuyacağım (warwick univ) universitelerden kalan az bucuk tecrübelere dayanarak  kendi çapımda genç arkadaşlara meslek ve üniversite seçiminde yorumlarımı paylaşmak isterim.
Şimdi soru ve cevaplarla bir kaç önemli noktaya temas edelim.
A)     Tercih sırasında en çok neye dikkat etmeliyiz ?  En iyi tercih listesi hazırlamanın Püf Noktaları Neler ?
Herşeyden once bu işin bir matematik işlemi ve sayıları büyükten küçüğe sıralama işlemi olmadığının farkında olmamız gerekiyor. Yani “ benim puan 500  ama ben 450 lik  AAAA bölümü seviyorum puanım boşa gitmesin diye üst sıralara BBBB bölümünü yazdım” gibi akla hayale sığmayacak saçmalıklardan uzak duruyoruz. Puan kısmı sınavlardan önceki işti. Oturup çalışıp alabildiğince yüksek puan alma görevi artık bitti bu süreçten sonra puan ile değil “meslek” ile ilgilenmek gerek.  Evet,tekrar etmek gerekirse tercih yaparken dikkat edilmesi gereken puanlar değil bölümlerdir. Yoksa puanım boşa gitmesin diye ömrün boşa gider. “Ilk sıralara tıp yazayım şık dursun sonra biraz mühendislik ardında istediğim öğretmenlik bölümünü yazayım” demeyin.
Kafanızda en az 25 yıl boyunca yapmaktan sıkılmayacağınız bir meslek belirleyip tercihlerinizi ona gore yapmalısınız. Bunu yaparkende çok ciddi bir düşünce evresinden geçmelisiniz. Özellikle o meslekte hali hazırda çalışan insanlara aklınıza takılan her türlü soruyu sormalısınız.  Daha once hiç o meslek ile ilgili hayal kurdunuz mu ? Rüya gördünüz mü ? Bir kitap okurken bir adım atarken bir iş yaparken “ben ilerde AAA mesleğine sahip olursam bu bu yaptığım hareket işime yarar” dediğiniz oldu mu ? Cevaplara gore bir yol haritası belirleyiniz. İç ve dış analizler yapın. Mesela  bu AAA mesleği için  X özelliğim çok kuvvetli ama Y özelliğim çok zayıf. Ayrıca AAA mesleğinin Z özelliğinden dolayı yakın gelecekte eskisi kadar önemli olmayabilir.Ya da K özelliği bu mesleğe gelecek adına umutla bakmama yardımcı olur gibi.  Kuvvetli zayıf fırsat ve tehdit analizlari yapmalısınız. Yoksa komşu kızına hava atayım, facebook profilinde “möhendis” yazması için meslek tercih edilmez.
B)     “Geleceğin meslekleri hangileri ?” “Gelecek 20 yılda en çok para kazandıracak meslekler” hakkında bilgi verir misiniz ?
Tercih yaparken kesinlikle böyle saçma sapan ve gayri ciddi klişeleşmiş yazı ve dedikodulara  kulak asmayın. Benim çocukluğumda Türkiyede geleceğin mesleği olarak adlandırılan “moleküler biyoloji ve genetics” bölümü söylemi ile gaza gelip bir çok zeki insan heba oldu. Evet dünyada çok önemli bir alan olan bu bölüm malesef henüz  mevcut Türkiye`mizde  anlatıldığı gibi bir konumda değil. Elbette ben bu iş için bçilmiş kaftanın Türkiye`de lisans eğitimimi alıp yurt dışı doktorası ile bu işi uzun soluklu yapacağım diyen varsa saygımız sonsuz. Ama 4-5 yıl genetic okuyup insan`nın DNA haritasını ezberleyeceğini sanan zihinler lütfen dikkat. “Geleceğin meslekleri”  başlığı taşıyan tavsiye yazılara lütfen dikkat.
C)     Bölüm mü önemli üniversite mi yoksa şehir mi ?
Böyle soruların kesinlikle tek bir cevabı yok. Evet TIP, Öğretmenlik, Hakim ve Savcılık düşünenler için Hukuk, KPSS v.s sınavlar ileHakim, Kaymakam,Sayıştan Bakanlık müfettişliği v.s düşünen İİBF, PDR, v.s gibi bölümler için ne şehir ne de üniversite o kadar önemli değil. Hepsi okul biter bitmez TUS, Hakimlik savcılık sınavı, KPSS gibi sınavlara giriyorlar ve bu sınav sonuçlarına gore mesleki atanması yapılıyor. Erzincan Hukuk mezunu Savcı olabilirken Galatasaray hukuk mezunu bu sınavı kazanamayabilir. Aynı şekilde Van Tıp  mezunu girdiği TUS ile Çapa Tıp fakültesine atanabilirken Cerrahpaşa Tıp mezunu ufak bir devlet hastanesine atanabilir ya da kazanamayıp pratisyen kalabilir ve bunların atanmasınde hiç bir şekilde bölümün etkisi olmamaktadır. Tıpkı KPSS ile atamalarda olduğu gibi. Dolayısı bazı bölümleri üniversiteden ve şehirden bağımsız düşünmek gerek.Kazandıktan sonar da hedefimizdeki mesleğin yeterlilik sınavına kilitlenmek gerek.
Bunun yanı sıra eğer özel sektörü düşünüyorsa işletme tarsi bölümlerden birini seçecekseniz burda şehir ve üniversite seçimi çok önemli olmaktadır. Üniversite hayatınız boyunca kurs imkanları,dil,staj, network v.s gibi kendinizi geliştirmeniz için olmazsa olmazlar bazen okuduğunuz şehirde olmayabilir. Dolayısı ile sözü yine en başa getirip tercih yaparken üniversitenin ilk gününü değil son gününü yani mezun olduğunuz günü düşünerek karar verin. Yani mezun olur olmaz olmak istediğiniz mesleğin gerekliliklerine gore tercih belirleyin. Örneğin hayalinizde savcı/hakim olmak var ve sizing Istanbul/Ankara/izmir gibi şehirlerdeki hukuk fakültelerine puanınız yetmiyor ama yine aynı üniversitelerin iktisat işletme v.s bölümlerine puanınız yetiyor madem öyle puanım boşa gitmesin deyip saçma bir hareketle böyle bir tercih yapmayın. Eğer puanınız erzincan hukuk fakültesini tutuyorsa yine orayı yazın. Çünkü siz hukukçu olmak istiyorsunuz.Puanınız yerine ömrünüz boşa gider.
D)    Mühendislik mi ? Tıp mı ?
Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile o ülkelerdeki mühendislik eğitiminin populeritesi arasında ters bir orantı vardır dersem sanırım fazla abartmış olmam. Dünyanın mühendis talebinin büyük bir oranını karşılayan hindistan ve çin gibi ülkelerde mühendis olabilmek oldukça yüksek puan gerektiren bir uğraştır. ABD gibi ülkeler ise mühendis ihtiyacının çoğunu kendi yetiştirdiği elemanlardan ziyada yurt dışından ihraç ettiği insanlarla karşılamaktadır. Ya da mühendislik işlerini onlara yaptırmaktadır. Ancak işin bilim kısmı olan fizik,kimya,biyoloji,astro fizik v.s gibi pür fen bilimleri alanine yani işin teorisine ve mutfağına yoğunlaşmakta ve buradan çıkan bilgi ile işin teknik kısmını başka yerlere postalamakta ve böylece katma değerden maksimum yararlanmaktadır. Bir başka örnek bizim ülkemizde. Yıllardır Türkiye birincileri hep mühendislik fakültelerine gittiler. Ancak son yıllarda Türkiye`nin gelişmesine parallel artık birincilerin tercihleri yavaş yavaş Mühendislikten uzaklaşmakta TIP,Hukuk, İktisat, Felsefe gibi alanlara kaydığını görüyoruz. Dolayısı ile meslek seçiminde populeriteye gore hareket etmmemeliyiz. Evet öğrenci mühendisliği çok seviyordur,iyi araştırmış,alanında çalışan insanlarla konuşmuş ve bahsi geçen mühendisliğin kendisine gore olduğuna karar vermişse söyleyecek sözümüz yok ancak biraz öncede belirttiğimiz gibi puanım boşa gitmesin,eskiler mühendisliğin puanı çok yüksek demekki çok iyi bir alan gibi yanlış algılara kapılmasın. Nacizane tavsiyem arkadaşların meslek seçiminde insan ve insanı problemler ile  uğraşma yakınlığına gore meslek seçmeleridir. Gerek mesleki tatmin gerekse psikolojik olarak insan ile uğraşmak insane başka bir haz verecektir. Evet tüm bilimler bir şekilde insan ile uğraşır ama taktir edersiniz ki kalp ya da kanser çalışan bir TIP`çının kanserin etkisini azaltıcı bir ilaç bulması veya engelleyici ya da tedavi edici bir aşı geliştirmesi  ile NASA`da çalışan bir astro fizikçinin bilmem kaç milyar ışık yılı ötede dünyanın bilmem kaç milyon katı büyüklükte yeni bir gezegende bulduğu su kitlesinin insanlığa faydası ve bunun kişisel tatmini arasında büyük bir fark vardır. Tabi bu dünyaya bakış açısına gore değişir. Yani ben dünyanın ve dünyadakilerin hep insan için,insanlarında bunlar “insani” şekilde kullanması için yaratıldıklarını düşünüyorum. Tartışmaya açık bir konu.
E)     Sosyal Bilimler Hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Hiç kuşkusuz bugün dünya sosyal bilimciler tarafından yönetiliyor.Düşünceleri yöneten insanlığı,parayı,bilgiyi ve bilmi yönetir. Düşüncelerin yönetimi ise sosyal bilimler ile olur. Insanlık tarihi boyunca düşünen ve fikir üreten insanların fazla olduğu devletler dünyaya hükmetmişlerdir. Yanlış hatırlamıyorsam bugün Amerika`da yapılan toplam doktora sayısı dünyanın bütün ülkelerininin toplamından daha fazla. Bu yüzden amerikanın dünyayı yönetmesine şaşırmamalıyız. Her bir doktora 5 yıl üzerinde ince ince düşünülmüş binlerce kelimeden  oluşur bu kelimeler ise onları okumaktan aciz insanları yönlendirmek,yönetmek ve mahvetmek için toptan tüfekten daha sağlam bir silahtır. Eğer Türkiye dünyanın geleceğine yön verecek bir ülke olmak istiyorsa ya da en azından kendi rotasını kendi belirleyecek bağımsız ve dik bir ülke olmak istiyorsa  sosyal bilimlere kat ve kat daha fazla önem vermesi gerekmektedir. Dünyayı yönlendiren paradigmalar son 300 yılldır hep batı tarafından üretildi ve dünya da 300 yıldır batı tarafından yönetildi. Ve malesef insanlık 300 yıldır pek fazla gülemedi. Bu yüzden Hukuk,İktisat,Tarih,Siyaset,Felsefe ve Sosyoloji/Antropoloji gibi sosyal bilimler ve onların türevlerinde ne zaman dünya çapında insanlarımız çıkar o zaman ülkemizin fen bilimleri de gelişmeye başlar uçakta üretiriz nükler silahta.Ama bu özgüveni bu kendini ve dünyanı tanıyabilme yetisi sosyal bilimler tarafından verilir insane. Bu açıdan 21.yüzyıl sosyal bilimlerin Türkiye`den yazılmasını dolayısı ile fenden TIP`a dünyanın sözünü dinlediği bir ülke olmak istiyorsak genç zihinleri bu alanlara yönlendirmeliyiz. Evet insanlık dertleri ile dertlenebilen bunların çözümü için kafa zonklatmayı planlayan gençler puanları yüksek olsa şimdilik nisbi olarak düşük görünen sosyal bilimlere yönlenmeliler.
F)     Özel Üniversiteler hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Ben özel üniversitelerin çok daha fazla yaygınlaşmasını düşünenlerden biriyim.Ancak üniversitenin kelime kökündeki gibi üniversitelerin “şirket”leşmemesi koşuluyla. Bu açıdan özel üniversite tercihi yapacak arkadaşlar çok dikkatli olması gerekiyor. Lütfen tüm arkadaşlar seçmek istedikleri üniversitenin bölümlerini ve akademik kadrosunu incelesinler. Yani bölümlerin bahçesini,havuzunu ve bursunu değil üniversitenin en önemli parçası olan akademik kadrosuna baksınlar. Özellikle hocaların doktoralarını hangi üniversiteden aldıklarına dikkat etsinler. Bu hocalar bahsi geçen üniversitenin kendi hocası mı yoksa sadece ders vermesi için yarı zamanlı gelen hocalar mı olduklarını ayrıca önem versinler. Bunun dışında mezunlar şu anda nerede olduklarını sorsunlar. Mezunlar üniversitelerin meyveleridir. Meyvelere bakarak ağaç hakkında bir takım bilgiler elde edebilirsiniz. Mezun olan kişilerin çoğu eğer babasının işinde çalışıyorsa ya da mezun olduğu alanine dışında akademik olmayan işlerle uğraşıyorlarsa biraz daha düşünün o okulu. Hele hele mezunlar hakkında bilgi bulamadığınız okullara çok daha dikkatli davranın. Diğer bir nokta yüzde kaç burslu öğrencisi var diye inceleyin. Bunları burslu ya da burssuz okuyuyor olsanız bile yapın. O okullarda hali hazırda okuyan öğrencilerden okullarının “kötü” yönlerini sorun. Herkes iyi yönlerini söyleyebilir. Ancak herkes tarafından fazla önemsenmeyen kötü bir yön sizing tüm hayallerinizi yıkabilir.  Bu yüzden kimseden ayranım ekşi demesini beklemeden okulun kötü yönlerini araştırın zaten bunu araştırırken iyi yönlerini de bulmuş olacaksınız. Kısa vadeli tercihlerde bulunmayın. Yani okul size laptop ve yüksek bir oranda burs verebilir ama mezuniyetiniz ile okula girdiğiniz öğrenci arasında bir fark oluşturmayacaksa boşverin laptopu ve aylık bilmem kaç para bursu. Bunların hepsini alacağınız sağlam bir eğitimimle 5 sene sonar ilk maaşınızda elde edebilirsiniz ve bunların hiç birisi olmazsa olmaz değil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder