20 Mart 2015 Cuma

OKUMA YAZMA ÖZÜRLÜ ÜNİVERSİTELİLER

OKUMA YAZMA ÖZÜRLÜ ÜNİVERSİTELİLER :Meslek Seçme Faciası
Derin Orhon Bilim Akademisi Üyesi (orhon@itu.edu.tr)

Geçenlerde bir bilgi yarışmasına gözüm takıldı. Yarışan, Robert Kolej mezunu, üniversite seçme sınavını üçüncülükle kazanmış tıp tahsiline başlamış pırıl pırıl bir genç. Bunun üzerine programı biraz izlemek istedim. Sorulardan biri, “..Morg Sokağı Cinayeti ‘ kitabının ünlü yazarının dört seçenek arasından bulunması; birinci seçenek Edgar Allan Poe!.. Bu genç için peynir ekmek bir soru dedim. Ancak gencimiz başladı düşünmeye. Sunucunun “gerilim yazıları ile ünlüdür” ikazından sonra biraz daha düşünüp cevap verdi: “Charles Dickens”!?..
Cevap, üniversite seçme sınavının, okuma/yazma özürlü olarak yetişen gençler üzerindeki tahribatını çok güzel yansıtıyor [1]. Bu sınav kâbusundan sözde başarı ile çıkan gençler meslek seçebiliyor mu? Bu konuda sevgili arkadaşım Duygu Asena’ya yıllar önce bir bilgi notu vermiştim [2]. Maalesef hâlâ güncelliğini koruduğu için notu aşağıda özetliyorum:

BU GENÇLERİ YETİŞTİREN SİSTEM
Ortaöğretimden beklentiler ve devam eden sınav sistemi arasındaki uyumsuzluk ülkenin geleceği açısından çok temel bir eğitim sorunu.
Öğrencilerin seçecekleri meslekler hakkında hiçbir bilgileri yok. Bu tür bilgiler ortaöğretimde verilmiyor. Kadeş Savaşının tarihi, bir entegral, bir böceğin bacak eklemleri meslek ve hayat bilgilerinden çok daha önde gidiyor. Yaşam bilgisi ve kültürü çok anlamlı bir konu olmasına karşın ilköğretimden sonra terk ediliyor.
Üniversite giriş sınavı hazırlığı için çok büyük emek ve para harcanıyor ama tüm çabaların karşılığı olarak beklenti sadece öğrencinin üniversiteye girmesi; geçerli bir meslek sahibi olması değil.
Ülkemizde, değişik meslekler tanıtan bilgiler, beklentiler yok denecek kadar az; ülkede ve dünyada 2000’li yılların önde gelen meslekleri ve yenilikçi alanlar ile çalışmalar yapılmıyor; bilgiler sağlıklı değil; tanıtım yetersiz.
Sonuçta, öğrenciler meslek seçimlerinde ilgisiz ve anlamsız listeler hazırlıyor. Listeler sadece üniversitelerde bir yer kapmayı amaçlıyor. Listelerde, ekonomi ile tarihfizik ile biyoloji alt alta sıralanıyor. Aday hem elektrik, hem inşaat hem de kimya mühendisi olmak isteyebiliyor.
Başarılı öğrenciler de listelerini belli reçetelere ve günün modasına göre yapıyorlar. İşin kötüsü bu reçeteleri de, farkında olmadan daha önceki seçimleri ile, öğrenciler tanımlıyor. Bir dönem inşaat mühendisliği ve siyasal bilgiler, sonra tıp, daha sonra elektrik/ elektronik mühendisliği, şimdi de hukuk ya da işletme... Bu alanların geleceği ve sağlayacakları iş imkânları hiç önemli değil.
Uygulamada, başarılı öğrenciler mesleği bir tarafa bırakıp daha iyi bir üniversite seçmeye çalışıyor. Birkaç puan yüksek olan kurum diğerine oranla daha iyi olarak algılanıyor.
Oysa iyi üniversite kavramı meslek seçiminde geçersiz; sadece meslek dallarına göre iyi birimler, bölümler var. Yani, aynı üniversite bir alanda çok iyi iken, bir başka alanda da zayıf olabiliyor. Örneğin mühendislik alanlarında ABD’de 2012 yılı için yapılmış olan sıralamada Harward Üniversitesi 19. sırada yer alabiliyor – 1999 yılında 25. sırada - ve bu sıralamayı kabulleniyor [3]. Bu değerlendirmeler her yıl basında yayımlanıyor.
Her kurum çok iyi üniversite olduğunu idda ediyor; bunlar hiçbir bilimsel ve akademik esasa dayanmayan iddialar... Öğrenci bunların irdelemesini yapacak bilgiye, ailerler de bu görgüye sahip değil. YÖK bu konuya tamamen ilgisiz; halbuki, konu başarılı öğrencinin en iyi eğitime yönlenmesi açısından çok önemli.
İngilizce öğretim veren bölümler ön plana geçmiş, öğrenci üniversiteyi meslek edinmek için değil, fakat yabancı dil öğrenmeye çalışmak için seçiyor. Halbuki, bir yıl hazırlık sınıfı ile yabancı dil öğrenmek mümkün değil.
Türkiye’de meslek dalları itibarı ile üniversitelerimizin saygın bir mekanizma ile değerlendirilmesi ve bu bilgilerin öğrencilere sürekli sunulması ülkenin gelecekteki beyin yatırımı açısından kaçınılmaz ve geciktirilmemesi gereken bir zorunluluk.
Bir kaç yıl önce sınavdan birinci çıkan bir gencimiz bana gelmişti. Konuşmamızın başında çok çalıştığını ve başarılı olmak için 3-4 yıl hiç kitap okumadığını övünerek vurguladı ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’da tıp tahsili yapmak istediğini belirtti. Yaklaşık bir saat içinde Sabancı Üniversitesi’nde Mekatronik tahsili yapmaya karar verdi. Sonra üniversite ve meslek olarak ne seçti, bilemiyorum.
Bana göre, gençlerimizin geleceğini şekillendiren meslek seçme süreci bir facia.. Ancak, sınav ve kayıt döneminde belki biraz konuşulacak ve sonra, ülkemizdeki tüm diğer önemli konular gibi, hemen unutulacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder